Skip to main content

Panik Atak ve Panik Bozukluk

By Kasım 26, 2019Aralık 11th, 2019Terapi Konuları

Visits: 259

Panik atak ve panik bozukluk, birbiriyle karıştırılabilen ve aslında birbiri ile ilişkili de iki kavram.

Bu yüzden iki kavramı tek bir başlık altında incelemenin daha doğru olacağını ve ilk olarak panik atağın ne olduğuna değinirsek, neyin ne olduğunu anlamak bizim için daha kolay hale gelecektir diye düşündüm.

İsmi itibari ile insanların aklında farklı çağrışımlar uyandıran bir terim panik atak. Hiç oralara girmeden direkt bir tanımlama yapmak ise en doğru görünen yol bence. Panik atak; birden bire ortaya çıkan, kişiyi yoğun sıkıntıya sokan, kalbin şiddetli ve hızlı bir şekilde atması, nefes almada güçlük, boğulma hissi, zihnin bulanması, kontrolünü kaybetme hissi, çıldıracakmış gibi hissetme, bulunduğu ortamı ve kendisini olduğundan farklı görme ve hissetme, ölüm korkusu gibi belirtilerle ortaya çıkan, 10 dakikadan 30 dakikaya; hatta bazı durumlarda bir saate yakın sürelerde devam eden fiziksel hiç bir nedeni bulunmayan nöbetler şeklinde tanımlanabilir.

Yaşanan durumun panik-atak olarak tanımlanabilmesi için tanı kitabında bulunan belirtilerden en az dördünün yaşanıyor olması gerekmektedir. Tek başına psikolojik bir rahatsızlık olarak tanımlanamayan panik-atakları zamandan ve mekandan bağımsız olarak tekrar tekrar ortaya çıkarsa, bu durum Panik Bozukluk olarak tanımlanır.

Nerede, ne zaman yaşanacağı belli olmayan panik-ataklar kişide yoğun korkuya neden olur ve bu korku kişide beklenti anksiyetesi yaratır.

Sürekli panik atak geçireceği düşüncesiyle meşgul olan kişi kalabalık ortamlar, fiziksel aktiviteler gibi atak yaşamasının muhtemel olduğunu düşündüren durumlardan kaçmak ve atak sırası veya sonrasında kendisini güvende tutmak amacı ile sağlık birimlerine ulaşımın kolay olduğu ve yalnız kalmayacağı ortamları tercih edebilir.

Panik atak nöbetleri en çok kalp krizini çağrıştırdığı için bu kişiler hastanelerin acil servislerini sık sık ziyaret ederler, hatta bazı vakalar ellerinden gelse hastaneden hiç ayrılmamayı veya mümkünolduğunca yakınında olmayı tercih edebilirler.

Ne var ki panik atakların fiziksel herhangi bir rahatsızlıkla hiç alakası yoktur ancak insanları buna ikna etmek de bir hayli zordur. Peki ama ne yapmak gerek? Ömür boyu ha geldi ha gelecek korkusuyla panik ataklarla mı cebelleşeceksiniz? Elbette hayır.

Bu konuda atılabilecek en doğru adım, tüm psikolojik rahatsızlıklarda olduğu gibi kendinizi işin profesyonellerine emanet etmek olacaktır. Bir psikiyatr ve psikolog eşliğinde, ilaç tedavisi ve psikoterapi yardımı ile yaşanabilecek pek çok sıkıntıyı aşmak ve problemle baş etme becerilerini öğrenip geliştirmek son derece mümkün ve bu üçlü ortaklıkta ilk adımı atmaksa size düşmekte.

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.