Visits: 186
İş hayatı okul hayatı, aile ilişkileri, romantik ilişkiler, arkadaş ilişkileri, gün içerisinde A noktasından B noktasına karşılaştığımız bir ton mesele… say say bitmiyor .
Neredeyse yazdığım pek çok konuda bunlar ve bunlara benzer şeylerin en az birkaçından bahsediyorum. Ancak bu yazıda herhangi bir patolojiden bahsetmeyeceğim.
Hayatı bir nehir gibi düşünelim, zaman da bu nehirden akıp giden su olsun. Nehir aktıkça içerisinde taşı, toprağı, kuru yaprakları, maalesef başkalarının akarsuya attıkları çeri çöpü taşıyor ve yolu üzerine bir yerlerde biriktiriyor.
Ve öyle bir yol çiziyor ki kendisine üzerinde engebelerle, inişler yokuşlarla ilerliyor. Hayat içerisinde barındırdığı her şeye rağmen yaşanmaktan vazgeçilecek bir şey değil. Akış herkesi bazen yorgun, yalnız, güçsüz hissettirebilir; veya bir boşluğun içerisinde, hayatın ve var oluşumuzun anlamıyla ilgili bizi sıkıntıya sokan sorgulamaların içerisine girebiliriz; bazen yalnızlık en büyük korkumuzken, bazen de terk edilme düşüncesi bizi kaygılandırır.
Velhasılıkelam; başarısızlık, yetersizlik, yalnızlık, tükenmişlik, ayrılık, ikilemler konu ne olursa olsun sizi sıkıntıya sokan, gündeminizde problem olarak gördüğünüz her şey illa bir patolojiye uymak zorunda olmadan seans odasının da gündemi olabilir.
Kaldı ki aslolan bir şeyleri bir tanı kümesine sığdırmaya çalışmak yerine odak noktanızda, her şeyin önüne geçip hayatınızın tam ortasına oturan ve sizin problem olarak tanımladığınız ne varsa onunla ilgili bir süreç yürütmektir. Eğer zaten elde olanlar bür tanıya işaret edecekse o varlığını süreç içerisinde belli edecektir.