Visits: 217
Anksiyete…
Böyle söyleyince kulağa yabancı gelmesi muhtemel tabii. Beraberinde çarpıntı, hızlı nefes alıp verme, yerinde duramama vb. fiziksel belirtilerin ve iç sıkıntısı, her an bir şey olcakmış veya kötü bir haber alacakmış gibi hislerin de eşlik ettiği nedensiz korku halinden, yani işin Türkçesi kaygıdan bahsedeceğim bu yazıda.
Aslında bahsettiğim bu fiziksel semptonlar ve korku, tehlikeli durumlar karşısında daha hızlı tepki vermemizi ve harekete geçmemizi sağlayan sempatik sinir sistemimizin aktif hale gelmesi sonucu ortaya çıkar ve bu yönüyle baktığımızda hayatta kalmamız için çok önemli bir mekanizmadır. Ama gelin görün ki elle tutulur bir nedene bağlı olmadan ortaya çıkan anksiyete hayat kurtarmaktan çok hayatı zorlaştırır nitelikte bir hissiyattır.
Anksiyete içersinde yaygın anksiyete bozukluğu, özgül fobiler, sosyal anksiyete bozukluğu, panik bozukluk ve travma sonrası stres bozukluğu gibi farklı rahatsızlıkları da barındıran genel bir başlık olmakla birlikte, depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk gibi gibi rahatsızlıklar içerisinde de anksiyeteye rastlamak mümkndür.
Bu arada yeri gelmişken birbiri ile karıştırılması muhtemel iki kavram olması nedeni ile endişe ve anksiyete arasındaki farktan da bahsetmek isterim. Endişeyi anksiyeteden ayıran temel fark, endişe daha çok zihinsel boyutta yaşanan bir duygu durumu iken, anksiyetede daha önce de söz ettiğim üzere fiziksel tepkkiler de mevcuttur. Kelimelere takılmayalım efendim dediğinizi duyar gibiyim ancak yine de aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Genel olarak evhamlı insanlar şeklinde tarif edilen kişilerin yaşadığı temel sorun anksiyete kaynaklı olmakla birlikte kaygı geniş bir yelpazede, farklı psikolojik rahatsızlıklar adı altında, hem yaşayan kişi için hem de yakın çevresi için hayatı zorlaştıran bir durumdur. Yardım alınması sonucunda yaşanacak rahatlama hissi ise pek çok kez tecrübe edilmiş huzur dolu bir histir.