Skip to main content

Etkileşim: Dijital Dünyada Onay Arayışı

By Şubat 3, 2025Mart 11th, 2025Blog

ataşehir psikolog kubilay ersanlı, Etkileşim: Dijital Dünyada Onay Arayışı  konusu üzerine böyle bir yazı hazırladı. metropol istanbu psikolog hizmeti. ataşehir psikolog randevu. istanbul psikolog randevu. anadolu yakası psikolog. kadıköy psikolog. ümraniye psikolog.

Günümüzde sosyal medya platformları, bireylerin kimliklerini sergilemeleri, çevreleriyle bağlantı kurmaları ve hatta kendilerini onaylatmaları için vazgeçilmez bir alan haline gelmiş durumda. Paylaşılan bir fotoğrafın, yazının ya da videonun alacağı beğeni sayısı, takipçi artışı gibi göstergeler, çoğu zaman bireylerin benlik saygısı ve toplumsal kabul görme ihtiyacının bir yansıması olarak yorumlanabilir. Bu yazıda, dijital mecralardaki etkileşim arayışının arkasındaki psikolojik dinamikler ve bu çabaların sonuçları üzerinde durmaya çalışacağım.

Toplumsal Onay ve Benlik Saygısı

Psikolog Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan “sevgi ve ait olma” ihtiyacı, dijital ortamlarda onaylanma arzusunun temelinde yatan motivasyonlardan biridir. Maslow’un da belirttiği gibi, insanlar kendilerini değerli hissetmek ve sosyal kabul görmek için çaba gösterirler. Platformlarda alınan beğeni, yorum ve takipçi sayıları, bu ihtiyaçların bir göstergesi haline gelmekte ve bireylerin kendilerine dair algısını güçlendirmektedir.

Erik Erikson’un “kimlik vs. rol karışıklığı” evresine dair görüşleri de, özellikle ergenlik ve erken yetişkinlik dönemindeki bireylerin dijital alanlar üzerinden kendilerini ifade etme çabalarını açıklamakta kullanılabilir. Bu evrede, genç bireyler kimliklerini oluştururken etkileşimde bulundukları çevreden aldıkları geri bildirimlere büyük önem verirler. Bu nedenle, onaylanma çabası, benlik saygısını ve kimlik gelişimini etkileyen önemli bir faktör olarak öne çıkar.

Dijital Dünyada Dopamin Döngüsü

Nörobilimsel yaklaşımlar, çevrimiçi etkileşimlerin beyindeki ödül sistemini aktive ettiğini göstermektedir. Her “like” ve olumlu yorum, beyinde dopamin salınımını tetikleyerek kısa süreli bir haz ve tatmin duygusu yaratır. Dr. Anna Lembke gibi bağımlılık alanında çalışan bilim insanları, bu durumun tıpkı diğer bağımlılık yapıcı maddeler veya davranışlarda olduğu gibi ödül döngüsü yarattığını ifade etmektedir. Dopamin salınımı, bireyleri daha fazla geri bildirim peşinde koşmaya iterken, zamanla bu mekanizma aşırı kullanım ve hatta bağımlılık seviyesine ulaşabilmektedir.

Karşılaştırmalı Algı ve Benlik İnşası

Psikoloji alanında yapılan araştırmalar, bireylerin dijital ortamlarda kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyasladıklarını ortaya koymuştur. Leon Festinger’in “sosyal karşılaştırma teorisi”, insanların kendilerini değerlendirmek için etkileşimde bulundukları diğer bireylerle kıyaslama yapma eğiliminde olduklarını belirtir. Bu mecralarda, kullanıcılar çoğunlukla idealize edilmiş yaşamları, başarıları ve mutlulukları görerek kendi yaşamlarını küçümseyebiliyor; bu durum da benlik saygısında düşüşe ve psikolojik rahatsızlıklara yol açabiliyor. Örneğin, Jean Twenge’nin gençlerde dijital platform kullanımının artışı ile depresyon, kaygı ve düşük benlik saygısı arasında pozitif korelasyon bulunduğunu bildiren çalışmaları, bu mekanizmanın genç bireyler üzerinde ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermektedir. Bu doğrultuda, çevrimiçi ortamda sürekli olarak “mükemmel” bir imaj sunma çabası, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde psikolojik baskı yaratmaktadır.

Sosyal Medya Platformu Kullanımının  Psikolojik Sonuçları ve Potansiyel Tehlikeler

İncelenen bulgulara göre, dijital platformların bireyler üzerindeki etkileri olumlu ve olumsuz yönler barındırmaktadır. Olumlu açıdan bakıldığında, bu mecralar bireylerin coğrafi ve fiziksel sınırlamaları aşarak yeni bağlantılar kurmalarına ve hatta online seervisler aracılığıyla psikolojik destek bulmalarına olanak tanımaktadır. Ayrıca, kendini ifade etme fırsatları sunması, bireylerin özgüvenlerini artırarak kişisel gelişimlerine katkıda bulunabilmektedir.

Öte yandan, dijital dünyada onay arayışı, pek çok potansiyel tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Bu çabaların aşırıya kaçması, kullanıcıların ekran karşısında uzun süre vakit geçirmelerine, gerçek yaşamla bağlarının zayıflamasına ve bağımlılık benzeri durumların ortaya çıkmasına yol açabilir. Sürekli olarak başkalarıyla yapılan karşılaştırmalar, özellikle genç bireylerde yetersizlik hissi, kaygı, depresyon ve düşük benlik saygısına neden olurken, çevrimiçi etkileşimlerin sürekli teşvik ettiği onay ihtiyacı, bireylerin öz değer algısını dışsal ölçütlere bağlamalarına yol açabilir. Bu durum, gerçek yaşam deneyimlerinin ve duygusal tepkilerin göz ardı edilmesine, hatta zamanla dijital onayın bağımlılık yapıcı etkisinin artmasına sebep olabilir. Ayrıca, çevrimiçi platformlarda yayılan idealize edilmiş imajlar, bireylerin yaşam standartlarını ve kişisel başarılarını gerçekçi olmayan ölçütlere oturtmalarına neden olarak, uzun vadede ciddi psikolojik sıkıntılara yol açabilir.

Dijital Kullanımı Dengede Tutma Stratejileri

Dijital mecraların bu çift yönlü etkileri ve potansiyel tehlikeleriyle başa çıkabilmek adına önerilen stratejiler, bireylerin kullanım alışkanlıklarını daha sağlıklı bir düzeye çekmeyi hedeflemektedir. Farkındalık ve meditasyon uygulamaları, çevrimiçi etkileşim kaynaklı kaygı ve stresin azaltılmasında etkili teknikler arasında yer almaktadır. Ayrıca, belirli aralıklarla yapılan dijital detoks uygulamaları, bireylerin gerçek yaşamla olan bağlarını yeniden güçlendirmelerine olanak tanımaktadır. Eleştirel medya okuryazarlığının geliştirilmesi sayesinde, kullanıcılar dijital platformlarda sunulan içeriklerin genellikle idealize edilmiş olduğunu fark ederek olumsuz karşılaştırmalardan kaçınabilirler. Bunun yanı sıra, çevrimiçi kullanımın yaşam kalitesini olumsuz etkilediği durumlarda profesyonel destek almak, bireylerin bu süreçte daha sağlıklı iletişim kurmalarını ve duygusal dengeyi sağlamalarını destekleyebilir. Tüm bu stratejiler, dijital alanların sunduğu fırsatlarla birlikte ortaya çıkan risklerin de bilincinde olarak, bireylerin daha dengeli ve bilinçli bir kullanım benimsemelerine katkı sağlayacaktır.

Özetle Etkileşim

Dijital platformlar, modern yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak bireylerin kendilerini ifade etmelerine, toplumsal bağlar kurmalarına ve bilgi paylaşmalarına olanak tanımaktadır. Ancak, bu mecraların sunduğu anlık onaylanma ve beğeni kazanma mekanizmaları, derin psikolojik ihtiyaçlar ve ödül döngüleri ile beslenmektedir. Bilimsel araştırmalar, bu durumun hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ortaya koymaktadır. Özellikle, etkileşim arayışının potansiyel tehlikeleri — bağımlılık, anksiyete, depresyon ve gerçeklik algısının zedelenmesi gibi — göz önünde bulundurulduğunda, bireylerin dijital kullanımda dengeyi sağlamaları ve eleştirel bir bakış açısı geliştirmeleri uzun vadeli psikolojik sağlık açısından büyük önem taşımaktadır. Tıpkı ünlü düşünür Erich Fromm’un “özgürlük, sorumlulukla birlikte gelir” sözünde ima ettiği gibi, çevrimiçi dünyada elde edilen onayın peşinde koşarken, bireylerin kendi içsel değerlerini ve gerçek benliklerini göz ardı etmemeleri gerekmektedir. Bilimsel veriler ışığında, dijital platformların bilinçli ve dengeli bir biçimde kullanılması, psikolojik iyilik halimizi korumanın anahtarıdır.